Üsküdar Şemsi Ahmet Paşa Camii
Şemsi Ahmet Paşa Camii; İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Üsküdar sahilinde Şemsi Paşa Caddesi üzerinde 1580 yılında devrin Sadrazamlarından Şemsi Ahmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirilmiştir. Mimari estetik olarak Deniz kıyısında yapılmış şaheser bir külliyedir. Avlusunun iki kapısı olup, biri deniz tarafına, diğeri ise eskiden Tekel binalarının bulunduğu şimdiki park yönüne açılmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan bu kapıların üzerinde kitabe yoktur. Avlu duvarlarında, klasik demir parmaklıklı pencereler bulunmaktadır. Tekel binaları tarafındaki kapıdan girildiğinde, sağ tarafta küçük bir hazirenin, sol tarafta ise abdest mahallinin bulunduğu görülür. Avlunun, kuzey ve doğu tarafını 'L' şeklinde medrese çevirmiştir. Mabet 1580 tarihinde Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
CAMÄ°NÄ°N BANÄ°SÄ°

1492 yılında doğmuş ve Sultan III. Murat saltanatında 1579-1580 yıllarında sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. 1580 yılında vefat etmiş olup Üsküdar’daki külliyesine defin edilmiştir. Arnavut olup meşhur defterdar İskender Çelebi'nin kölelerindendir. Efendisinin katlinden sonra Enderun'a alınmıştır. Enderundan çıkmasından sonraki görevleri de değişik tarihçiler tarafından değişik verilmektedir. Sicilli Osmani'ye göre Sultan I. Süleyman devrinde mabeynden kapıcıbaşılıkla çıkmıştı. 1558'de Yeniçeri Ağası; 1564'de Anadolu beylerbeyi, sonra Rumeli beylerbeyi olmuştur. Sultan II. Selim döneminde terfi ederek sırayla avcıbaşı, bölükağası, müteferrika ve sipahiler ağası oldu. Uzunçarşılı Endurun’dan Kapıcıbaşılık ile dış hizmete çıktığını; sonra yeniçeri ağası ve "Rumeli Beylerbeyi" olduğunu açıklamaktadır. 1553 İran Seferi'ne sipahiler ağası olarak katılmıştır. Şehzade Mustafa'nın isyan edip kendini hükümdar ilan etmesi haberini İstanbul'a Çavuşbaşı ağa ile birlikte getirmiştir. Sultan I. Süleyman'a yeniçerilerin Şehzade Mustafa taraftarı olduklarını bildirip bu isyanı bastırmak için kapıkulu askeri komutanlığını padişahın şahsen almasının uygun olacağı tavsiyesini vermiştir. Sultan I. Süleyman döneminde 1551'de Şam ve sonra Sivas eyalet valilikleri görevleri yapmıştır. 1554'de Sivas beylerbeyi tayin edilmiştir. Bir müddet sonra Rumeli beylerbeyi olmuştur. Bu görevde iken 1556'da Zigetvar Seferi'ne katılmıştır. Rumeli askeri ve 2000 yeniçerilik bir güçle Bobofça kalesini ele geçirme görevini üzerine almıştır. Rumeli Beylerbeyi iken, o dönemde sadrazam olan Damat Rüstem Paşa ve karısı Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı olan Mihrimah Sultan'ın kızı olan "Ayşe Hanım Sultan" ile evlenmiştir.

Sultan II. Selim'in tahta çıkmasıyla vezirlik rütbesi verilip kubbealtı veziri olarak göreve başlamıştır. 1576'de ikinci vezir iken, Piyale Paşa üçüncü vezir görevi yapmaktaydı. 1576'da Sultan II. Selim'in kızı ve yeni padişah Sultan III. Murat'ın kız kardeşi Gevher Sultan ile evlenen Piyale Paşa'ya ikinci vezir olarak görev verilmiş ve Şemsi Ahmet Paşa üçüncü vezirliğe düşürülmüştür. Bundan dolayı Şemsi Ahmet Paşa sadrazam olan Sokullu Mehmet Paşa ile yaptığı münakaşa dolayısıyla bu görevinden atılmıştır. Piyale Paşa'nın ikinci vezirliğinin Sadrazam Sokullu tarafından Piyale Paşa'nın sadrazamlığa yolunun açılması olduğu Peçevi tarihi tarafından belirtilmiştir. Fakat Piyale Paşa 1578'de olmuştur.

Bir müddet görevsiz kalan Şemsi Ahmet Paşa'ya, kendini tutanların ricaları ile, sadrazam Sokullu Mehmet Paşa tarafından tekrar eski rütbesi ile kubbealtı vezirliği geri verilmiştir. 11 Ekim 1579'da Sokullu bir suikasta uğrayıp hayatını kaybedince Şemsi Ahmet Paşa'ya Sadrazamlık görevi verilmiştir. Şemsi Ahmet Paşa'nın sadrazamlığı 6 aydan biraz fazla sürmüştür. Şemsi Ahmet Paşa'nın bu kısa sadrazamlık döneminde padişah Sultan III. Murat ve saray, devlet ve hükümet işlerine müdahalelere başlamış ve bu müdahaleler Şemsi Ahmet Paşa'yı çok tedirgin etmiştir. Şemsi Ahmet Paşa 28 Nisan 1580'de geçirdiği idrar kesesi hastalığı nedeniyle olmuştur. Uzunçarşılı ve Sicili Osmani'ye göre Edirnekapı mezarlığında gömülüdür. Diğer kaynaklar Üsküdar'da yaptırmış olduğu "Şemsi Paşa Camii" ve medresesinin yanında gömülü olduğu da bildirilmektedir.

MÄ°MARÄ° YAPI

Caminin mimari planı bir karedir. Caminin merkezi tek kubbesi kurşun kaplıdır. Kubbe, sekiz yüzlü bir kasnağa oturtulmuştur. Kasnağın dört yüzü, köşelerde olmak üzere, yarım kubbeciklerle desteklenmiştir. Kubbe kasnağında ayrıca dört pencere vardır. Camiin son cemaat yeri ve güney cephesi, on mermer sütunun taşıdığı bir revak ile çevrilmiştir. Revakların üzeri düzdür. Kesme taştan yapılan camiin kemerli cümle kapısı üzerinde dört mısralı şu kitabe bulunmaktadır. Kemeri, beyaz ve kırmızı mermerden yapılmış olan bu kapının sağ tarafında minare kapısı vardır. Bu küçük mabet alt üst pencereli olup, üst pencereleri vitraylıdır. Çok güzel bir görünümü vardır. Yarım kubbeleri ve mermer mihrabı istalaktitlidir. Minberi sonradan yapılmış olup ahşaptır. Camiin içi, çini ve kalem işi gibi süslemeden aridir. Sol tarafındaki türbenin, cami sahnına bakan büyük penceresine bir demir şebeke yerleştirilmiştir. Bu geniş pencerenin iki yanına, duvara gömülü olarak dolapçıklar yapılmıştır. Kubbe göbeğine ve kasnağına güzel bir yazı ile ayetler yazılmıştır. Sağ taraftaki minaresi mabet gibi kesme taştan yapılmış olup şerefesinin altı istalaktitlidir. Minare, son cemaat yerine pek az çıkıntı yapmakta olup camiin esas yapısı üzerine ve köşeye oturtulmuştur.

Camiler

Turan Akýncý Kitaplarý