Beyazıt Sultan II. Beyazıt Camii
Sultan II.Beyazıt Camii; İstanbul Suriçi Beyazıt meydanında İstanbul Üniversitesi Giriş kapısı karşısında 1501-1506 yıllarında Sultan II. Beyazıt Veli tarafından Mimar Hayrettin veya Mimar Kemalettine yaptırılan Sultan II.Beyazıt külliyesinin ana yapısıdır.
Caminin banisi Sultan II.Beyazıt yedinci Osmanlı padişahıdır. 1481 yılında tahta çıkan Sultan II.Beyazıt 1512 yılında saltanattan feragat ederek 31 yıl saltanat sürmüştür.Beyazıt camisi, Osmanlı klasik dönem mimarisi ile erken dönem Osmanlı mimari arasında bir geçiş dönemi yapısıdır.. Semte dağınık bir şekilde inşa edilmiş olan külliyenin ana yapısıdır. Mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmez; Mimar Hayrettin, Mimar Kemalettin veya Yakup Şah bin Sultanşah tarafından yapıldığına dair görüşler vardır. İstanbul’da orijinalliğini koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilir. II. Beyazıt’in mezarı, caminin haziresinde bulunur.

Bizans devrinde şehrin önemli meydanlarından olan ve Theodosius Forumu olarak adlandırılan meydana yaptırılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra şehre kurulan ikinci büyük selatin camiidir. Şehirdeki ilk selatin camii olan Fatih Camii orijinalliğini kaybettiğinden İstanbul’da orijinalliğini koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilir. Ana giriş kapısında Şeyh Hamdullah'ın yazdığı kitabeye göre 1501-1506 yılları arasında beş yılda tamamlanmıştır. Evliya Çelebi’nin aktardığında göre caminin açılış günü ilk namazı padişahın kendisi kıldırmıştı. İstanbul’da 1509’da meydana gelen ve “Küçük Kıyamet” diye anılan depremden zarar gördü. Depremden sonra kısmen onarılan camiinin onarımını daha sonraki yıllarda tamamlayıp güçlendiren Mimar Sinan oldu. Onun, 1573’de caminin içinde bir kemer inşa ederek yapıyı güçlendirdiği bilinmektedir.

CAMİNİN BANİSİ

Aralık 1447 yılında doğmuştur. Sekizinci Osmanlı padişahıdır. Babası Fatih Sultan Mehmet annesi Sitti Mükrime Hatun’dur. Yavuz Sultan Selim'in de babasıdır. Tahta geçtiğinde 511.000 km²'si Asya'da, 1.703.000 km²'si Avrupa'da olmak üzere toplam 2.214.000 km² olan imparatorluk toprakları, ölümünde yaklaşık 2.375.000 km² idi.

Sultan II. Beyazıt Dimetoka doğumludur. Babası Fatih Sultan Mehmet ilme karşı büyük bir sevgi beslediği için, oğlu Beyazıt'a her şeyden evvel kuvvetli bir tahsil verdirmeyi düşündü. İstanbul'un fethi'nden sonra, 7 yaşlarındayken Hadım Ali Paşa danışmanlığında Amasya valisi  olan Beyazıt, burada o dönemin en ünlü alimlerinden dersler aldı ve padişah olacak şekilde yetiştirildi. O günlerde Amasya kenti bir eğitim ve kültür merkeziydi. Devrin meşhur alimlerinden dersler aldı, İslami ilimlerin pek çoğunu öğrendi. İslam ilmi alanında ders aldığı hocalarından birisi de Şeyh Yavsi - Hünkar Şeyhi olarak bilinen Bayrami tarikat şeyhi de olan Muhyiddin Mehmet-i İskilibi olmuştur. İslami ilmin yanı sıra matematik ve felsefe tahsili de aldı. Ayrıca Şeyh Hamdullah'tan da hat dersleri aldı. Arapça ve Farsça'nın yanı sıra; Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrendi. Dinine bağlılığından dolayı kendisine Bayezid-i Veli de denilirdi. Bayezid-i Veli, şairleri saraya toplar onlarla sohbet ederdi. Hattat ve bestekârdı. Adli  mahlasıyla şiirler yazdı. Ulema ve sanatkarlar için ayrıca bir fon ayırmıştı.

Beyazıt'in oğlu Şehzade Korkut'u babasına vekaleten tahta çıkardılar. Babasının vefatını öğrenen ve devlet büyüklerinin, acele başkente gelmesi hakkında gönderdikleri mektupları alan II. Beyazıt maiyetinde 4.000 kişi olduğu halde Amasya'dan yola çıkıp 9 günde Üsküdar'a geldi. Ertesi gün oğlu Şehzade Korkut'tan saltanatı resmen teslim alıp 22 Mayıs 1481'de Osmanlı tahtına çıktı.

Cem Sultan Olayı ve bu olay sebebiyle Avrupalıların İstanbul'u geri alma ümitleri yeniden gündeme gelince Sultan II. Beyazıt çok dikkatli ve barışçı bir dış siyaset takip etmek mecburiyetinde kaldı. Bununla birlikte kendisi gerektiğinde savaştan çekinmedi ve Osmanlı Devleti'nin sınırlarını genişletti. II. Beyazıt'in tahtta kaldığı süre, hemen hemen babası Fatih Sultan Mehmet ile eşitti. Fatih bazen iki senede bir sefere çıktığı halde, oğlu Beyazıt yalnız 5 kere sefere çıktı. Padişahların bizzat başkumandanlık ettiği bu seferlere Osmanlılar tarafından Sefer-i Hümayun adı verilmiştir.

MİMARİ YAPI

Sultan II.Beyazıt külliyesi mimarlık tarihimizde Klasik Osmanlı mimarisinin ilk yol göstericisidir.Plan itibariyle Bursa Yeşil camiine benzemekte ise de sahın kısmı daha derindir. Yanlardaki tabhaneler daha uzundur. Kubbe yeşil camiinde duvarlara oturur. Buna karşın Beyazıt camiinde Kubbe dört fil ayağına oturtulmuştur. Kubbenin fil ayağı ile taşınması ilk sayılabilir. Zira Fatih Camii yıkıldığı için onun planı konusunda somut bilgiler yoktur. Beyazıt camiinde dört fil ayağı dışında iki adette porfir sütun kubbeyi taşır. Harim mekanının yan kısımları dört adet küçük kubbe ile örtülmüştür. Bu da iç mekanının kare olarak planlanmasını sağlamıştır.

1683 yılındaki bir yangında minare külahları tutuşarak zarar gördü; 1743’te ise minarelerden birisine yıldırım isabet etmesi sonucu külahı yandı. Dört paye üstüne oturulmuş 16,78m. çapında bir ana kubbesi kuzey ve güneyde iki yarım kubbe ile desteklenir. Ana kubbesinde yirmi, yarım kubbelerde yedişer pencere bulunur. Caminin üç kapısı ile girilen camii avlusunda 20 sütun ile taşınan ve 25 kubbeli revaklarla çevrilmiş kare biçiminde bir son cemaat avlusu bulunmaktadır. Avlu zemini mermer döşelidir ve ortasında şadırvan bulunur. Aslında üstü açık olan şadırvan, IV. Murat zamanında etrafına dikilen sekiz sütun üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülmüştür. Avlu döşemesi ve şadırvanın sütunları Bizans`tan kalma malzemenin yeniden işlenmesiyle elde edilmiştir. Avlu mermerleri arasında geniş kırmızı porfir taşı levhalar vardır. Caminin taç kapısı ile şadırvan avlu kapıları bilhassa Selçuklu devri eserlerine nazaran sade olmakla birlikte, taş işçiliği açısından muhteşemdir.

Doğusu ve batısında beşer kubbe ile örtülü iki tabhanesi olan camii, tabhaneli yapıların son örneği kabul edilir. Baştan tabhane olarak tasarlanmış bu bölümler ile cami arasındaki duvar sonradan kaldırılmış; böylece tabhaneler namaz alanına dahil edilmiştir. Birer şerefeli iki taş minaresi olan caminin minareleri camiye değil; caminin iki yanındaki tabhanelere bitişiktir; bu nedenle arada 79 m. mesafe vardır. Renkli taşlar ve kufi yazılarla bezeli minarelerden sağ tarafta olanı özgün süslemelerini büyük ölçüde korur ancak diğeri birkaç kez onarım geçirmiş ve bezemelerini yitirerek daha sade kalmıştır. Bu nedenle sağdaki minare, “Selçukludan Osmanlı'ya geçişin İstanbul'daki tek numunesi” olarak kabul edilir.

Harimin sağ köşesinde hünkar mahfili yer alır. 10 sütun üzerinde duran mahfile, dışarıdan bir merdiven ve kapı ile girilir. Türbeler, Caminin mihrap tarafında, sağda ve pencere hizasında oğlu Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış Beyazıt türbesi bulunur. Yine Yavuz Sultan Selim’in yaptırdığı solundaki türbede Sultan II.Beyazıt’ın  kızı Selçuk Hatun da yatar; Tanzimat döneminin ünlü Sadrazamı  Mustafa Reşit Paşa'nın mezarı da burada bulunmaktadır.

Camiler

Turan Aknc Kitaplar