Topkapı Gazi Kara Ahmet Camii
Gazi Ahmet Paşa Camii; İstanbul Suriçi Topkapı Sur Fatma Sultan mahallesinde 1558 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman devri Sadrazamlarından Gazi Kara Ahmet Paşa tarafından Mimar Sinan'a inşa ettirilen külliyenin ana yapısıdır.
CAMÄ°NÄ°N BANÄ°SÄ°

Arnavut devşirmelerinden olan Kara Ahmet Paşa sarayda Enderun da yetişmiştir. Kapıcıbaşı olarak dışarı çıkıp sonra yeniçeri ağası olmuştur. Rumeli Beylerbeyi olmuş ve ikinci vezir iken 27 Temmuz 1552 de Temeşvar’ı zapt etmiştir. Bundan dolayı da Osmanlı tarihinde Temeşvar Fatihi olarak geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın kız kardeşi Fatma Sultan ile evlenmiş ve saraya damat olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’ın eşi Rüstem Paşa’nın sadrazamlıkta bulunduğu günler de Rüstem Paşa, kayınvalidesi Hürrem Sultan’ın kışkırtmaları ile Şehzade Mustafa’nın tahtı ele geçirmek için fırsat kolladığına dair bir rapor hazırlar. Ve o rapora göre 6 Ekim 1553 günü Konya Ereğli’sinde, Şehzade Mustafa babasının çadırı içinde boğdurularak öldürülür. Yeniçeriler, olayı bir cinayet sayarak Sadrazam Rüstem Paşa’nın cezalandırılması için eyleme geçerler. Aynı gün Rüstem Paşa azledilir. Sadrazamlığa Kara Ahmet Paşa seçilir.

1554’de caminin yapımına başlanır. Ancak sadrazamlıktan azledilmeyi içine sindiremeyen Rüstem Paşa fırsat kollamaktadır. Kayınvalidesi Hürrem ve eşi Mihrimah Sultan da en büyük yardımcısıdır bu arada. Ve daha yaptırdığı camiyi görme fırsatı dahi bulamadan 29 Eylül 1555’de boğdurularak öldürülür. Yapımına bir süre ara verilen camii, medrese, türbe ve sıbyan mektebi ile birlikte 7 yılda tamamlanır. Büyük usta Mimar Sinan’ın eseri olan camii, 17. ve 18.yüzyıllar sonunda iki defa tamir görür. Külliyenin vakfiyesinden öğrenildiğine göre, devletin çeşitli yerlerindeki efkaf gelirleri, İstanbul Topkapı semtinde yapılacak cami, sıbyan mektebi, on altı oda ve bir dershaneli medrese, on altı odalı zaviye, çeşitli müştemilatı ile aşhane-imarete tahsis olunmuştur. Bugün Ahmet Paşa külliyesi sadece cami, medrese, türbe ve sıbyan mektebinden ibaret olduğuna göre, vakfiyede bahsi geçen zaviye ve aşhane yapılarının külliye civarında olduğu ve zamanımıza gelemediği bilinmektedir. Cami 1696’da bir tamir görmüştür. 1894 zelzelesinde kubbesi çökmüş ve derhal tamir edilmiştir. Cümle kapısı üstündeki Tevfik imzalı celi hatla yazılmış ayetin 1896 tarihli bir tamiratı işaret eder. Son yıllarda cami avlusu yeniden düzenlenmiştir.

MÄ°MARÄ° YAPI

Camiinin mimari planı bir dikdörtgendir. Klasik Osmanlı camileri gibi merkezi kubbe ile örtülmüştür. Merkezi kubbe altı ana kemer ile taşınmaktadır. Bu kemerler harim içinde görülebilen altı fil ayağı tarafından taşınır. Dış duvarlar dışındaki kemerler yatay hareketlere karşın dört yarım kubbe ile desteklenmiştir. Kasnak pencereleri ile caminin iç avlusundan giriş kapısının iki yanındaki dev pencereler ilginçtir. 2 dış avlu kapısı, 2 iç avlu kapısı, 3 cami giriş kapısı vardır. Caddedeki avlu giriş kapısında bir zincir vardır ve bu kapıdan girişteki avlunun sağı hazireye ve musalla taşlarına, solu ağaçlıklı bir bahçeye bakar. Sağdaki patika doğu kapısına gider. Soldaki patikadan ise iç avlu kapısına gidilir. Minare caminin sağında bitişiktir ve sanatlıdır, üzerinde yıldız işaretleri vardır. Güneybatı duvarında üçgen güneş saati bulunmaktadır. Üstü beşik eğimli dış duvarlar 2 m boyunda olup alt sırası kafes pencerelidir.

İç avlu dört çimenlik sekiye ayrılmıştır. Kıbleye göre batı kapısı merdivenlidir. Ortasında Hacı Ahmet hayratı büyük taş ve mermer şadırvan bulunur. Ahşap çatılı ve çokgen şadırvanın muslukları eski bakır sanatı işidir. Revaklı avlunun üç tarafında medrese odaları bulunmaktadır. Çaykara Derneği'ne ait odalar ve çay ocağı sol taraftadır. Bu medreseler üç tarafta, 22 sütunlu kubbeli bölüm oluşturur. Son cemaat yeri ise caminin kıble kapısına göre 25 cm.lik bir platformdadır. Kıble kapısı üzerinde bir besmele hattı vardır. Doğu ve batı giriş kapıları sundurmalıdır. Caminin içinde mihrap, kürsü, minber tarafı 10 cm yüksekçedir. Üstleri özel renkli ve hat çinili pencereler ve yazılarla çevrilidir. Kıble kapısından girildikten sonra sağ ve soldaki merdivenlerden kadınlar mahfiline çıkılır. Müezzin mahfili tavanı nadir bir sanat eseridir. Cami avlusunu kısmen yatık U biçiminde saran medrese ile Kadırga Sokollu Mehmet Paşa ve Edirnekapı Mihrimah Sultan Camilerinde görülen cami-medrese birleşiminin bir başka örneği olarak da burada da görülür.

Medrese ile çevrili avlunun ardından beş büyük kubbe ile örtülü, cami sınırından taşan son cemaat yeri karşılar bizi. Cami kapısı kırmızı-beyaz geçmeli ve mermerden. Kesme taştan yapılmış camiden içeri girdiğimizde dikdörtgen bir ana mekan çeker dikkatimizi. Ana kubbe altı fil ayağı üzerine durmakta ve dört bir yanda yarım kubbeler bulunmakta. Ana kubbeye açılan 18 pencere sayesinde yapının hem ağırlığı hafifletilmiş hem de bol ışıkla aydınlatılmış. Mihrap duvarında alt pencerelerin alınlıkları ve dolap alınlıkları çini süslemeli. Mihrap, sade mermerden olup sarkıtlıdır. Yine mermerden olan Minber adeta dantel gibi bir oyma tekniği ile işlenmiş. Vaaz kürsüsü, cümle kapısı ve pencerelerin ahşap kanatları 16.yy’ın geçmeli ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden. Müezzin mahfilinin tavanında görülen kalem işleri de dikkat çeken bir diğer süsleme detayı.

Külliye binalarından çatı örtülü ve dikdörtgen biçiminde sıbyan mektebi bulunmaktadır. Bu yapı bugün Ahilik Araştırma ve Kültür Vakfı tarafından kullanılmaktadır. Sıbyan Mektebi yanında Kara Ahmet Paşa’nın çift kubbeli altıgen türbesi bulunur. Daha önce türbenin etrafını çeviren haziredeki bütün mezar taşları kaldırılmış, hazirede yalnız bir, iki mezar taşı ile Ahmet Paşa’nın eşi ve Yavuz Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan’ın mezarı kalmış. Caminin dış avlusunun 50 m yanında Gazi Ahmet Paşa türbesi yer alır. Kubbeli, çokgen taş yapıdır. Türbenin karşısındaki dikdörtgen bina ise Ahilik Kültürünü Geliştirme ve Eğitim Merkezi'dir.

Camiler

Turan Akýncý Kitaplarý