Üsküdar Çinili Kösem Valide Sultan Camii
Çinili Camii veya Mahpeyker Kösem Sultan Camii; İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Üsküdar Murat Reis Mahallesi Çavuşdere Caddesi Çinili Mescit sokağında Kösem Mahpeyker Sultan tarafından 1640'ta Mimar Kasım Ağa'ya inşa ettirilen külliyenin ana yapısıdır. Çinili külliyesi, cami, medrese, sıbyan mektebi, çeşme, şadırvan, sebil, çifte hamam ve hazireden meydana gelir. Külliyenin bu unsurları Çinili Sokak'ın yanlarına, değişik düzeylere yerleştirilmiştir. Yüksek bir kaide üstündeki cami, kare mekânlı, kubbeli bir yapıdır. Tümüyle 17. yüzyıl çinileriyle süslüdür. Kösem Mahpeyker Valide Sultan, Sultan I.Ahmet Hanın karısı, Sultan IV.Murat ve Sultan İbrahim’in validesidir
CAMİNİN BANİSİ

Mahpeyker Kösem Valide Sultan; 1590 yılında Yunanistan'da Ortodoks olarak Anastasya adıyla doğmuş olup 14.Osmanlı padişahı Sultan I.Ahmet’in karısı ve Sultan IV.Murat ve Sultan I.İbrahim’in annesidir. Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'a kızlar ağasına gönderildi. 15 yaşındayken Sultan I. Ahmet'e haseki oldu. Keskin zekasıyla padişahı etkisi altına aldı ve bütün saraya nüfuzunu kabul ettirdi. Kösem Sultan beş çocuk doğurdu. Murat Süleyman, İbrahim ve Kasım ve kızı Ayşe'dir. Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı. Fakat II. Osman yaşı çok genç olmakla birlikte Kösem Sultan'ın devlet işlerine çok karışmasından rahatsız oldu ve muhtemelen annesi Valide Sultan Mahfiruz Hadice Sultan'ın da etkisiyle onu eski saraya gönderdi. Genç Osman'ın tahtan indirilmesi ve tekrar yerine geçen Sultan I. Mustafa'nın da tekrar tahttan indirilmesi üzerine tahta nihayet Kösem Sultan'ın kendi oğlu Sultan IV. Murat çıktı. IV. Murat tahta çıktığında sadece 11 yaşındaydı ve Kösem Sultan artık oğlu adına devleti büyük ölçüde yönetmeye başlamıştı.

Zamanla Sultan IV. Murat olgunlaşarak annesinin faaliyetlerini bir ölçüde engellemeye başlamışsa da genç yaşta ölümü üzerine tahta Kösem Sultan'ın diğer oğlu İbrahim çıktı ve Kösem Sultan'ın nüfuzu tekrar arttı. İbrahim tahta çıktığında Osmanlı Hanedanı büyük bir krizle karşılaştı. İbrahim hanedanın tek erkek varisi durumundaydı ve acil bir şekilde hanedanın devamını sağlama zorunluluğu vardı. Oysa Sultan I. İbrahim bir ölçüde dengesiz görünüyor ve kadınlarla olan ilişkilere ilgi duymuyordu. Osmanlı hanedanının devamını sağlama görevi büyük ölçüde Kösem Sultan'a düştü. Oğlunu tedavi amacıyla ülkenin her yanından üfürükçüler getirtti. Bu üfürükçülerin en ünlüsü Cinci Hoca lakabıyla tanınan Safranbolulu Karabaşzade Hüseyin Efendi'ydi. Nihayet İbrahim'in tahta çıkmasından 2 yıl sonra şehzade Mehmet doğdu kösem sultan buna karşılık olarak Hüseyin Efendi'ye Safranbolu da daha sonra cinci hanı olarak anılacak han'ın yapım masraflarını karşılayacak para verdirmiştir.

Sultan I.İbrahim, İstanbul'da patlak veren bir isyan sonucunda öldürüldükten sonra yerine Kösem Sultan'ın torunu 6 yaşındaki Sultan IV. Mehmet geçti. Önceleri Kösem Sultan'ın nüfuzu devam etti ama bir süre sonra Kösem Sultan'a rakip olan bir başka kadın ortaya çıktı. IV. Mehmet'in annesi Turhan Sultan'la Kösem Sultan arasında kıyasıya bir rekabet başladı. Bu rekabet 3 yıl sürdü ve Kösem Sultan'ın bir gece, dairesinde basılarak boğdurulmasıyla noktalandı. Bu olaydan sonra Köprülü ailesinden sadrazamlar iş başına geldi ve Valide Sultanların devlet siyasetindeki etkileri sona erdi. Kösem Sultan'ın cenazesi Sultan Ahmet Camii'ndeki I. Ahmet türbesine gömüldü.

MİMARİ YAPI

Cami kapısının üstünde iki satır halinde sülüs yazı ile şair Himmet’in tarih manzumesi vardır. Cami tek ve sağır kubbelidir. İçi, kubbe kasnağına kadar, Sinan Mektebi devrinin muhteşem çinileriyle kaplıdır. Milletlerarası süsleme tarihinde önemli bir yer alan caminin çinileri incelendiğinde, Osmanlı Türklerinin ilk çinicilik devrinin, 16. yüzyılın ilk yarısına kadar devam ettiği ve ikinci yarısından sonra renk ve desen bakımından büyük bir tekamüle eriştiği görülür. Bu camideki çinilerde beyaz, siyah, kırmızı renklerde, karanfil, lale, gül, erik çiçeği ve papatyaların ahenkli birleşmesi göze çarpar. Caminin avlusunda sekiz sütunlu bir kubbenin altında mermer şebekeli şadırvan bulunmaktadır. Üç tarafını yirmi mermer sütunlu bir saçak örtmektedir. Muntazam kesme taşla yapılan caminin minaresinin şerefe altında akant yapraklarından süsler mevcuttur. Birkaç basamakla çıkılan son cemaat yeri çinilerle kaplıdır. Ancak bunların çoğu alınmış ve yerlerine başka başka çiniler oturtulmuştur.

Taş işçiliğinin bütün inceliklerini toplayan minberin külahı Kadırga’daki Sokullu Camiinde olduğu gibi tamamen çini ile kaplıdır Caminin çöken son cemaat yeri ile medresesinin tamiri sırasında, büyük gelen çerçeveleri yerine oturtmak için pencere altında dolaşan, muhteşem çini pano, keser darbesiyle parçalanmıştır. Mihrabın içi tamamen çini kaplıydı. Mihrapta, sağındaki çini yazılardan “besmele” yazılı olanı tamamen, mihrabın solundaki sıradan da iki parça vaktiyle çalınmıştır. Pencere kapakları üzerinde Kaside-i Bürde yazılıdır. ‘’L ‘’planlı medrese avlunun güneydoğu köşesindedir. Revakı yıkılmıştır. Yapı geometrik motifler ve yazı kuşağıyla süslüdür. Sıbyan Mektebi kubbeli küçük bir yapıdır. Çifte Hamam haç biçimi eyvanlı, köşe hücreli klasik bir yapıdır. Çinili Cami Üsküdar Çavuşdere Caddesi Çinili Mescit Sokağındaki cami. İki avlu kapısı olan caminin, kuzey kapısının üstünde şair Fevzi’nin on iki mısralık tarih manzumesi vardır.

Camiler

Turan Aknc Kitaplar