Laleli Sultan III. Mustafa Külliyesi
Laleli Sultan III.Mustafa Külliyesi; İstanbul Suriçi Laleli Ordu Caddesi ile Fethi Bey Caddesi’nin kesiştiği yapı adasında Sultan III.Mustafa tarafından 1760 yılında inşa ettirilmiştir. Laleli Külliyesi, cami, medrese, çeşme, sebil, imaret, muvakkithane ve han yapılarından meydana gelir. Sultan III. Mustafa zamanında, 5 Nisan 1760 tarihinde temeli atılan camiyle yapımına başlanmıştır. Adını Laleli Baba denilen bir veli türbesinden alan külliyenin yapımına hassa baş mimarı Kara Hacı Ahmet Ağa tarafından başlanmıştır. Daha sonra mimarı Mehmet Tahir Ağa tarafından bitirilmiştir. Barok ve klasik mimarinin özelliklerinin bir arada görüldüğü külliye, 1765 yılındaki depremde hasar görmüş ve 1782 yılında tamir edilmiştir.
KÜLLİYENİN BANİSİ

Sultan III. Mustafa, 1717 yılında doğmuştur. 26. Osmanlı padişahı ve 105. İslam halifesidir. Babası Sultan III. Ahmet, annesi Emine Mihr-i-Mah Sultan'dır. Babasının 1730'da padişahlıktan çekilmesinden sonra yirmi yedi yıl kafes hayatı yaşamıştır. Amcasının oğlu III. Osman'ın ölümü üzerine 1757'de tahta geçmiştir. Başa geçtikten sonra sadrazam Koca Ragıp Paşa'yı görevde bıraktı. Mali durumu düzeltmek için sarayın giderlerini azalttı ve yolsuzlukların üzerine gitti ancak başarılı olamadı. Orduda topçu sınıfını düzeltmek için Baron de Tott'a "Sürat topçuları" adında askeri bir birlik kurdurdu. Rusların 1770'te Çeşme'de Osmanlı donanmasını yakmaları üzerine yeni bir donanma hazırlanmasına çalıştı. Bu donanmanın subaylarını yetiştirmek üzere okul kurdu. Laleli Camii'ni yaptırdı. Ayrıca depremde yıkılan Fatih Camii'ni yeniden yaptırdı. Saltanatının son dönemine 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı hakim oldu. Sultan III. Mustafa ordusunun zayıflığını bilmekle beraber II. Katerina döneminde Rusya'nın Lehistan'a yaptığı müdahaleler yüzünden Rusya'ya karşı savaş ilan etti. Savaş sırasında Baltık Denizi'nden yola çıkan Rus Donanması Çeşme'de Osmanlı donanmasını yaktı. Sultan III. Mustafa savaşı bitirmek için girişimlerde bulundu ancak başarılı olamadı. Savaş sürerken öldü. Laleli de kendi yaptırdığı Laleli Külliyesi’nin içindeki Sultan III. Mustafa Türbesi'nde yatmaktadır.

KÜLLİYE CAMİSİ

18 kubbeyle çevrili bir iç avluya sahiptir. Üç yönde giriş verilmiş bu avlunun ortasında güzel bir şadırvan bulunur. Kare plan üzerine inşa edilen caminin kubbesi, 24 adet pencere açıklığı olan bir kasnağa oturtulmuş, bu ana kubbe altı yarım kubbeyle desteklenmiştir. Cami harimine biri mihrap ekseninde, ikisi kuzeyde yan sofalara açılan üç yuvarlak kemerli kapıyla geçilmektedir. Harim kıble istikametinde dikine yerleşmiş ve mihrap yönünde genişletilmiştir. Mekanı örten ana kubbe sivri kemerler üzerine oturan ve ikisi kuzeyde serbest, ikisi mihrap sofası köşelerinde, dördü yanlarda olmak üzere toplam sekiz paye ile taşınmaktadır. Bu kubbe dördü köşelerde, ikisi mihrap ekseninde olmak üzere altı yarım kubbe ile desteklenmiştir. Mihrap önündeki ve kuzeydeki yarım kubbeler diğerlerine göre daha derin tutulmuştur. Kuzeyde son cemaat yeriyle birleşen iki köşede birer küçük kubbe bulunur. Harim duvarları ve kubbe pencerelerinde olan beş sıra pencerelerle aydınlatılmaktadır. Pencerelerin alt sırasında olanlar dikdörtgen ebatlıdır. Üst sıra pencereler ise yuvarlak kemerlidir. Cephedeki üçüncü sıradaki pencereler yuvarlak olarak düzenlenmiştir. İçerde duvar yüzeyleri serpantin breşi, pembe breş ve koyu gri renkte taş levhalarla kaplanmıştır. Özellikle mahfilin kuzey duvarında iki adet renkli taş kakma pano dikkat çekicidir. Paye başlıkları hizasında yukarıda yarım kubbelerle ana kubbenin içi kalem işleriyle süslenmiştir. İki yanında birer sütunla sınırlandırılmış olan mihrap mermerdir. Mihrap nişi koyu yeşil bir taşla kaplanmıştır. Mermer minber renkli taşlarla süslenmiştir. İçerde Sultan III. Mustafa’nın tuğrası işlenmiştir. Caminin iç aydınlığını; bu 24 adet pencere de dahil olmak üzere, toplam 105 adet pencere ile sağlanmıştır. Sıra dışı külahları olan tek şerefeli iki minareye sahip caminin, dış avlusu 1957–1958 yıllarındaki yol çalışmaları sonrası özgün çizgilerini yitirmiş, cümle kapısı geri çekilmiş ve avlu kodunun altındaki dükkânlar bugünkü şeklini almıştır.

KÜLLİYE MEDRESESİ

Külliye medresesi 1894 depreminde ve 1911 yılında gerçekleşen yangında büyük hasar görmüş ve günümüze ulaşamamıştır.

KÜLLİYE SEBİLİ

Laleli Camii Sebili; İstanbul Suriçi Laleli Ordu caddesi ile Fethi bey caddesinin kesiştiği noktada 1760-1763 yılları arasında Sultan III. Mustafa tarafından inşa ettirilmiş olan külliyenin bir yapısı olarak Mimar Mehmet Tahir Ağa tarafından inşa edilmiştir. Sebil Ordu caddesine cephelidir. Ordu caddesi Aksaray’ doğru indiği için Sebil cami avlusundan 3-3,5 metre aşağıda kalır. Sebilin yanından bir rampa ile camii avlusuna çıkılmaktadır. Sebilin hemen yanında yine cadde kotunda türbe bulunmaktadır. Caminin girişi merdivenlidir. Sebili bronzdan yapılmıştır. Hamamı yıktırılmış, caddedeki cephesine ek dükkânlar yapılmıştır. Külliyenin dairesel bir kaide üzerinde bulunan sebili caddeye bakan içbükey pencerelere sahiptir.

KÜLLİYE TÜRBESİ

Sultan III.Mustafa Türbesi, İstanbul Laleli Ordu Caddesi üzerinde bulunan Laleli külliyesinin güney batısına  1774 yılında Mimar Tahir Ağa tarafından inşa edilmiştir.Türbe,Sultan III. Mustafa’nın 1763 yılında yaptırmış olduğu Laleli Camisi ismi ile tanınan imaret, sebil, muvakkithane, han, hamam ve dükkanlardan oluşan külliyenin bir bölümüdür.  Sultan III. Mustafa Laleli’de yaptırdığı bu külliyenin yanına daha önce kendisi için bir de türbe eklemişti. Bu nedenle 1774 yılında öldüğü zaman kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür. Sultan III. Selim de 1808’de öldüğü zaman babası olan Sultan III. Mustafa’nın bu türbesine gömülmüştür. Mermer kaplı ongen planlı tek kubbeli, barok üsluptaki türbenin üç cephesi önündeki Ordu Caddesi’ne yöneliktir. Türbe girişinde üç gözlü revak bulunmaktadır. Türbenin avlu giriş kapısı üzerinde celi-sülüs yazı ile Mehmet Vasfi Efendi’nin Fecr suresinin 27–30. ayetleri yazılıdır. Giriş kapısı üzerinde celi-sülüs yazı ile Mehmet Vasfi’nin Ankebut suresinin 57. ayeti yazılıdır. Giriş kapısının iç kısmında Mehmet Vasfi’nin koyu yeşil zeminli kabartma harfler ve altın varakla Haşr suresinin 2. ayeti yazılmıştır. Caddeye bakan türbenin güneydeki üç penceresi basık kemerli olup, bunların köşelikleri mermerden kabartma yaprak ve çiçek motifleri ile bezenmiştir. Süsleme yönünden son derece zengin olan türbenin içerisindeki birinci kat pencereleri yayvan kemerlerle çevrilmiş pencere aralarına XVI. yüzyıla tarihlenen, piyasadan toplanmış mercan kırmızısı, mavi ve beyaz renklerin egemen olduğu çiniler yerleştirilmiştir. Bu pencereler üzerine yine Mehmet Vasfi Efendi’nin Zümer suresinin 49–53; 73–73 ve Saffad suresinin 180–182. ayetleri yazılmış ve bunlar bir kuşak halinde iç mekânı çepeçevre dolanmıştır. Türbede Sultan III. Selim ve Sultan III. Mustafa’nın sandukaları bulunmaktadır. Bu sandukalar sedef kakmalı, ahşap korkuluklarla çevrilmiştir. Onların yanı sıra, Sultan III. Mustafa, Sultan III. Selim’in şehzadeleri ve kızlarına ait sekiz sanduka daha bulunmaktadır. Bunlar Sultan III. Mustafa’nın kızları Hibetullah, Mihrimah, Mihrişah sultanlar ile torunu Şerife Havva Sultan’a aittir. Türbe haziresinde ayrı bir türbede ise Sultan III. Mustafa’nın eşi Adilşah Kadın gömülüdür.

KÜLLİYE HANI

Taş Han veya Sipahiler Hanı veya Çukurçeşme Hanı; İstanbul Suriçi Laleli Fethi Bey Caddesinde Sultan III. Mustafa tarafından inşa edilmiştir. Kitabesi olmamakla birlikte Laleli Camiinin Vakıf kayıtlarında bu hanın camiin vakfından olduğu ve ulûfelerini almak için İstanbul’a gelen Sipahilerin kalmaları için yaptırıldığı yazılıdır. Bu yüzden ilk yapıldığında “Sipahi Hanı” adı ile tanınmaktadır. Üç avlulu olan bu hanın giriş cephesi çağdaşlarından farklı olarak tuğla hatıllı olmayıp kesme taştan inşa edildiğinden dolayı “Taş Han” adı ile anılmıştır. Diğer cephelerde ve iç avluya bakan duvar örgüsünde ise taş sıraların arasında tuğla hatıllar ile klasik dokuya dönülmüştür. Giriş 27 x 14 metrelik birinci avluya alışılmışın dışında bir plan şemasıyla uzun bir bina koluyla bağlanır. Avluya geçişi de içine alan bu kısım tek başına bir bölüm meydana getirmekte olup üzerinde iki katlı dar odalar bulunmaktadır. Bu geçit ayrıca uzun bir koridor ile ana avluya da bağlanmakta olup iki yanında üst kata çıkışı sağlayan merdivenler vardır. Girişin üzerinde biri büyük diğer ikisi küçük olmak üzere üçtaş kemer hafif bir çıkıntı yapan taş payelere oturur. Bu kemerlerin üzerinde zemin kat ile üst katı ayıran taş bir silme devam edere. Esas avlu bodrumlu olup diğerlerinden oldukça büyüktür. Bir rampa inilen avludaki bu bodrum atların barınması için yapılmıştır. Yuvarlak revak kemerleri tuğladandır. Bu revakların arkasında kalan odaların bazıları yuvarlak taş kemerli kapı ve dikdörtgen taş hatıllı pencerelerle bazıları da sadece sadece kapı ile revaklara açılmaktadır. Günümüzde bakımsız ve bazı yerleri harap olmakla beraber eski karakterini muhafaza edebilmiş olan bu yapı İstanbul’da ki askeri hüviyetli tek handır.

Külliyeler

Turan Aknc Kitaplar