Fatih Yavuz Sultan Selim Külliyesi
Yavuz Sultan Selim Külliyesi; İstanbul Suriçi Fatihte Yavuz Selim semtinde İstanbul’un dördüncü tepesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman tarafından babası Yavuz Sultan Selim hatırasına, 1516-1522 yılları arasında inşa ettirilmiştir. Bizans açık su haznesi yanında Haliç’in dik yamaçları üzerinde kurulmuştur. Külliye sekiz ana yapıdan oluşur. Bunlar cami, imaret, sıbyan mektebi, darüşşifa, hamam ve bir türbedir.
Sultan Selim Külliyesi’nin kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte; Tahsin Öz, külliye camisinin Mimar Acem Ali’ye inşa ettirildiğini ileri sürmüştür. Tabhaneli cami örneğinin son temsilcilerinden biri olan bu camii, Edirne camileri örnek alınarak inşa edilmiştir. Külliye kıble kuzeybatı istikametinde yamuk bir dikdörtgen şeklinde ve etrafı oldukça yüksek çevre duvarları ile çevrili bir yapı adası üzerinde inşa edilmiştir. Haliç cephesi ve kıble cephesinde kot farkı çok fazla olduğu için çevre duvarı yer yer payandalarla desteklenmiştir. Külliyenin dört kapısı bulunmaktadır. Bu kapı isimlemesi Evliya Çelebi döneminden bu yana kalmıştır. Haliç tarafında Kırkmerdiven kapısı, kıble tarafında türbe kapısı, kuzeybatıda mektep kapısı ve Çukurbostan yanında bulunan Çukurbostan kapısı. Kuzey yönünde eskiden imaretin bulunduğu kayıtlıdır. Bu yapılar bugün yoktur.

KÃœLLÄ°YENÄ°N BANÄ°SÄ°

Yavuz Sultan Selim 1470 yılında doğmuştur. 9. Osmanlı padişahı, 74. İslam halifesi ve ilk Osmanlı halifesidir. Babası Sultan II. Beyazıt, anası Gül-Bahar Hatun, eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır. Tahtı devraldığında 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış; halifelik Abbasilerden Osmanlı Hanedanına geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır. Sultan I.Selim, tahta babası Sultan II. Beyazıt'a karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon'da görev yapmıştır. Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, Eylül 1520'de şarbon hastalığına bağlı olarak Aslan Pençesi denilen bir çıban yüzünden henüz 49 yaşında iken vefat etmiştir.

Sultan Selim, Mısır Seferi'nden sonra Batı Seferi'ne başlamak amacıyla Veziriazam'ı Kapıkulu askerleriyle Edirne'ye göndermiş, sonra kendisi de Ağustos 1520'de Edirne'ye doğru yola çıkmıştır. Ancak Selim, sırtında bir çıban çıkmasından ötürü rahatsızlanmıştır. Halk arasında yanıkara olarak da isimlendirilen bu çıban, Şirpençe ya da Aslan Pençesi ismiyle bilinmektedir. Hoca Sadettin Efendi, yazılarında Yavuz Sultan Selim'in ölümüne sebep olan çıban hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir ve bundan ötürü günümüzde kaynak olarak genelde onun yazılarına başvurulmaktadır. Bütün bu sıkıntılara rağmen Yavuz, sefer daha önce kararlaştırıldığı için geri dönmeyerek hasta olduğu halde Ağustos 1520 tarihinde Edirne'ye doğru yola çıkmıştır.

Yavuz, Çorlu'da kırk gün Başhekim Ahmet Çelebi tarafından tedavi edilmiş fakat yara yine de büyüyüp açılmıştır. Hareket edemeyecek kadar yorgun düşen Yavuz, tedaviden ümidini kesince Edirne'de bulunan Veziriazam Piri Mehmet Paşa ile vezir Çoban Mustafa Paşa'yı ve Rumeli Beylerbeyi Ahmet Paşa'yı acele yanına çağırtmış ve vasiyetini belirtmiştir. Ayrıca acele edip yetişmesi için Manisa Valisi olan oğlu Şehzade Süleyman'a haber göndermiş ancak oğlu gelmeden 1520 yılında 21 Eylül'ü 22'sine bağlayan gece Çorlu karargahının bulunduğu köyde vefat etmiştir. Sultan Selim'in vefatı, tek oğlu olan Manisa Valisi Şehzade Süleyman gelinceye kadar gizli tutulmuştur. Süleyman'ın 1520 tarihinde İstanbul tarafına gelip kadırga ile saraya indiği haber alındıktan sonra, Selim'in vefatı ve yeni padişahın İstanbul'a geldiği ilan edilmiştir.

Devlet erkanı, derhal İstanbul'a gelip yeni Padişah'ı tebrik ettikten sonra Selim'in naaşı, bütün ilgililer tarafından Edirnekapı haricinde, bağlar ucunda karşılanıp, hazırlanmış bulunan tabuta konmuştur. Fatih Sultan Mehmet Camii'nde cenaze namazı kılındıktan sonra, o tarihlerde Mirza Sarayı denilen günümüzdeki Sultan Selim Camii yanındaki mahalleye defnedilmiştir. Türbesi, oğlu Süleyman tarafından yaptırılmıştır.

Yavuz Sultan Selim; 22 Eylül 1520'de Şirpençe denilen bir çıban yüzünden vefat ettiğinde oğluna, dolu bir hazine, güçlü bir ordu ve iç karışıklıklara son verilmiş bir devlet bırakmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasının cenaze namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirmiştir.

KÃœLLÄ°YENÄ°N CAMÄ°SÄ°

Cami büyük bir dış avlunun ortasında bulunur ve dış avludan 22 kubbenin dolandığı caminin revaklı iç avlusuna, üç farklı yönde giriÅŸ verilmiÅŸtir. Bu iç avlunun ortasında, sekiz mermer sütuna sahip sıra dışı bir görünümü olan cami ÅŸadırvan bulunur.  Cami kütlesi 24.5 m açıklığa sahip büyük bir kubbe ile örtülüdür. Kubbenin büyüklüğü ve zemine olan mesafesi dikkate alınacak olursa; kubbenin bu ÅŸekilde tasarlanarak ana mekâna egemen olmasının saÄŸlanmaya çalışıldığı görülecektir. Cami hariminin saÄŸ tarafında altı ayak üzerine oturtulmuÅŸ müezzin mahfili, sol kısımda ise; göze hitap eden bir görünüme sahip, sekiz sütun üzerinde yükselen sultan mahfili yer alır. Evliya Çelebi; sultan mahfilinde bulunan altın yaldızlı kafeslerin Sultan Ä°brahim tarafından yapıya eklendiÄŸini belirtir. Caminin kıble kapısında ve bazı pencere kemerlerinde yer alan çini panolarda kullanılan kakmalarla, bu öğelere sanatsal bir deÄŸer katılmıştır. Ayrıca; caminin iÅŸlemeli mermer minberi, tek ÅŸerefeli iki minaresi, bu sade camide göze çarpan diÄŸer elemanlardır.

KÃœLLÄ°YENÄ°N TÃœRBELERÄ°

Külliyenin bir diğer yapısı; klasik tarzda inşa edilen, revaklı girişe sahip sekizgen planlı türbesidir. Külliyenin kıble yönündeki haziresinde bulunan bu türbede, I. Selim’in sandukası bulunur ve sandukanın başucuna beyaz bir kaftan asılıdır. I. Selim’e ait olan bu kaftan dönemin âlimlerinden İbni Kemal’in atının çamur sıçrattığı o meşhur kaftandır. Bu türbenin yanındaki benzer mimari özelliklere sahip diğer türbede ise; Kanunu Sultan Süleyman’ın küçük yaşta hakkın rahmetine kavuşan kızları ve şehzadeleri medfundur. Ayrıca, külliye haziresinde Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafza Sultan mezarı da bulunmaktadır.

KÃœLLÄ°YE SIBYAN MEKTEBI

Sultan Selim külliyesinin avlu girişinde bulunan, kesme taş ve tuğladan yapılmış olan sıbyan mektebinin duvarlarında bir sıra taş, bir sıra tuğla kullanılmıştır. Kare planlı yapının üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Giriş kısmında üç baklava başlıklı sütunun taşıdığı ahşap bir sundurma bulunmaktadır. Sıbyan mektebi altlı üstlü iki sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Alt sıradaki pencereler dikdörtgen söveli olup, üst sıradakiler yuvarlak kemerli ve alçı şebekelidir. Giriş kapısının bulunduğu duvarda sundurmadan ötürü üst sıra pencerelere yer verilmemiştir. Sıbyan mektebi 1918 yılında yangından zarar görmüş, 1960’lı yıllarda restore edilmiştir.

KÃœLLÄ°YE Ä°MARETÄ°

Günümüze gelememiş olan bu yapı, külliye ile beraber mi yapıldığı veya daha geç tarihli mi yapıldığı bilinmemektedir. Külliye vakfiyesinde kiler, ambar, yemekhane, matbahtan bahsedilen imaret binasının eldeki bilgilerden anlaşılacağı üzere ‘’L’’ planlı bir yapı olduğu bilinmektedir. Kulekapılı Seyyit Hasan Efendi tarafından çizilen suyolu haritasında görülmektedir. Yapının 1884 depreminde yıkıldığı bilinmektedir. 1917 yılında Sirkeci Hamidiye Caddesinde yıkılan medresenin yerine Mimar Kemalettin’e iki katlı bir medrese yaptırmıştır. Daha sonra çeşitli isimlerle eğitim yapan bu yapı günümüzde Yavuz Selim Kız Meslek Lisesidir.

Külliyeler

Turan Akýncý Kitaplarý