Divanyolu Mahmut Paşa Külliyesi
Mahmut Paşa Külliyesi; İstanbul Suriçi Divanyolu Çemberlitaş Nuruosmaniye Camisi karşısında Fatih Sultan Mehmet dönemi vezirlerinden olan Mahmut Paşa tarafından Mimar Atik Sinan’a inşa edilmiştir. Mahmut Paşa Külliyesi bulunduğu semte adını vermiştir. İstanbul fetihten sonra inşa edilmiş ilk vezir külliyesidir. Külliyenin yapımı 1463 yılından 1474 yılına kadar sürmüştür. Külliye, cami, hamam, medrese, imaret, sıbyan mektebi, han ve türbeden meydana gelmektedir. Külliye; 1753 yılında gerçekleşen çarşı yangını sonrası büyük hasar görmüş ve bu yangında medresenin büyük bir bölümü, sıbyan mektebi ve imaret yok olmuştur. Külliyeden günümüze; cami, hamam, türbe ve 15 yüzyılın tek han örneği olan Kürkçüler Hanı kalabilmiştir.
KÜLLİYENİN BANİSİ

Veli Mahmut Paşa 1420 tarihinde doğmuştur. Fatih Sultan Mehmet saltanatında 1455-1466 ve 1472-1474 yılları arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Osmanlı tarihinde sadrazamlığa getirilmiş ilk Yeniçeri yetiştirmesidir. Aslının ne olduğu hakkında tarihçiler arasında büyük tartışmalar ortaya çıkmıştır. Zamanında hazırlanmış olan Ecthesis Chronica ve Historia Patriarchia adlı kroniklere göre Sırp asılıdır. 1420'de Balkanlar’ın orta kesiminde, bugün Kosova’nın batısında yer alan Nobırda adlı bir kasabada doğmuştur. 1427'de Osmanlıların Sırbistan Despotluğu'nu ellerine geçirdikleri yılda genç olarak Osmanlılara esir düşmüş ve devşirme yazılarak Edirne'ye gönderilmiştir. Devşirme olarak Edirne'deki saray enderun okulunda eğitim görmüştür. Çıkma yaptıktan sonra yeniçeri subayı olarak askerlikle uğraşmıştır. 1453 İstanbul'un fethi sırasında yeniçeri ağası olarak askeri başarılar göstermiştir. 1454'de Rumeli Beylerbeyi olmuştur. Veli Mahmut Paşa bu görevi birinci sadrazam olduktan sonra da ifa etmeye devam etmiştir. Birinci defa sadrazamlıktan ayrılıncaya kadar sadrazamlık ile Rumeli Beylerbeyi görevlerini birlikte üzerine almıştır.

1453'de Çandarlı Halil Paşa'nın idamından sonra Zağanos Paşa'nın sadrazamlığa getirildiğini ve ancak onun 1456 yılında Belgrat muharebesindeki başarısızlığı dolayısıyla görevden azledilmesi ile 1456'da ikinci vezir olan Veli Mahmut Paşa'nın sadrazam olduğunu bildirirler. Sonra Anadolu'da bulunan eski Bizans ve İtalyan Ceneviz deniz koloni kalıntılarına karşı seferlere başladı. Mahmut Paşa Fatih ile birlikte yaptığı seferlerde Amasra 1459'da, Sinop ve Trabzon 1461'de Osmanlı Devleti eline geçirilmesini sağladı. Böylece 1204'den itibaren hükümet süren Trabzon Rum Devleti'de ortadan kaldırıldı.

Ancak II. Sadrazamlığında halkça sevilmesine karşın Sultan II.Mehmet'le ilişkileri ilk sadrazamlığı gibi iyi olmamıştır. Bunun nedeni Şehzade Mustafa ve saraydaki çeşitli devlet adamları ile içine düştüğü çekişmelerdir. Bunun neticesi 1474'de II. Mehmet tarafından idam ettirilmiştir. İdam nedeni ise tam bilinmemektedir. Gelibolulu Mustafa Ali "Künhur Ahbar" adlı eserinde onun 1473 yılında Uzun Hasan'a karşı Sultan II.Mehmet'le sefere çıkan sadrazamın birkaç günlük yokluğunda sadrazamın eşlerinden birinin, II.Mehmet sonrası tahtın en güçlü adayı olarak bilinen, iyi bir asker ve halk tarafından sevilen bir kişi olan Şehzade Mustafa ile bir gece evinde birlikte olduğunu; bunu duyan sadrazamın derhal eşinden boşanıp Mustafa'yı ise zehirleterek öldürdüğü; II.Mehmet'in ise oğlunu öldüren sadrazamını idam ettirdiğinden bahseder. 1459'da Sultan II.Mehmet İstanbul'u imar için bir girişime başladı. Devlet ricalini toplayarak onlardan vakıf yerleri yapmalarını, imaretler ve imar yerleri yapmalarını istedi. Padişahın bu direktiflerine uyan veziriazam Veli Mahmut Paşa şehrin en güzide alışveriş merkezi olarak, günümüzde de bu durumunu koruyan, "Mahmut Paşa Külliyesi’ni inşa ettirir.

KÜLLİYENİN CAMİSİ

Külliyenin ana yapısı olan cami, Osmanlı’nın ilk dönem mimari çizgisine büyük ölçüde bağlı kalınarak inşa edilmiştir. Caminin 10.45 ve 11 m çapında iki kubbeyle örtülmüş ana mekanı, yaklaşık olarak 26x12 m bir alana yayılır. Ana mekanı örten bu iki kubbe de dâhil olmak üzere camide toplam 18 kubbe vardır. Caminin iç bezemelerinin çoğu 18 yy sonrasına, hünkâr mahfili de 1828 yılında aittir.  Caminin kıble kapısının üstündeki kitabede caminin inşa tarihinin yazılı olduğu bir kitabe bulunur.

Caminin iki kubbeyle örtülü hariminin sağ ve sol tarafında, üçer kubbeyle örtülmüş mekanın “Tabhane” olarak tasarlandığı düşünülmektedir. Giriş kapısının mukarnaslı mermer nişleri, İstanbul’daki ilk örneklerindendir. Cami minaresi, restorasyon çalışmaları esnasında klasik mimari tarzda yenilenmiş ve özgün çizgilerini yitirmiştir.

KÜLLİYENİN TÜRBESİ

Külliyenin küfeki taşından sekizgen plan üzerine inşa edilen kubbeli türbesinde, türbenin banisi Mahmut Paşa medfundur. Mihrabın önünde yer alan türbe 1473 tarihinde inşa edilmiştir. Gösterişsiz ve sade giriş kapısı olan yapının kapısında yer alan kitabede 1730 tarihinde tamir edildiği okunmaktadır. Sekizgen planlı türbe kasnaksız bir kubbe ile örtülmüştür. Sekizgen yapının her cephesinin kenarları ve saçak kenarı bir silme ile sınırlanmıştır. Cepheler içinde dikdörtgen silmeler bulunmaktadır. Türbelenin her cephesinde iki sıra pencere bulunmaktadır. Üst pencereler sivri kemerlidir. Selçuklu mimarisinin devamı olan çini süslemeler çok sadedir. Türbe içinde ahşap döşemelerin altında bir de tuğla döşeme bulunmaktadır. İçinde bir mermer baza üzerinde Mahmut Paşa’nın sandukası bulunmaktadır.

KÜLLİYENİN HAMAMI

Caminin batısında bulunan ve kapısındaki kitabede 1466 tarihini gösteren Mahmut Paşa Hamamı, Edirne Tahtakale Hamamı ile başlayan büyük ebatlı hamam yapılarının devamıdır. Bu büyük ebatlı hamam mimarisinin önemli bir örneğidir. İstanbul’un en eski hamamlarından biri olup çifte hamam olarak inşa edilmiştir. 1755’teki bir yangında harap olan kadınlar kısmının yerine Abut Efendi Hanı inşa edilmiştir. Bugün mevcut olan erkekler kısmının soğukluğu mukarnaslı kapı nişi ve cephesiyle abidevi görünüştedir. 27 metre yüksekliğinde ve 17 m. çapındaki kubbesi aydınlık feneri olup mukarnaslı tromplarla duvarlara oturmaktadır. Ilıklık ile soğukluk arasında helalar planlanmıştır. Ilıklık iki hücreli ve iki eyvanlıdır. Bir kubbe ile örtülmüş olan ılıklık bölümünün soğukluk yönündeki kubbe geçişi çok entresan bir çözümdür. Sıcaklık bölümü beş kısımlı olup nişleri olan bir sekizgendir. Buraya açılan iki eyvan ve eyvanların iki yanında yer alan dört halvet hücresi yer almaktadır. Hamam 1964 yılında yenilenmiş ve şu anda çarşı olarak faaliyet göstermektedir.

KÜLLİYENİN MEDRESESİ

Osmanlı klasik döneminin en meşhur devlet adamlarından biri olan Mahmut Paşa-ı Veli diye bilinen Mahmut Paşa medresenin banisidir. 1473 tarihinde tamamlanan medrese, İstanbul’un fethi sonrası yapılmış en eski ve en önemli eserlerden biridir.  Medrese 18 hücreli olarak inşa edilmiş olup bugün sadece Dershane binası kalmıştır. Vakfiyesinden anlaşılacağı üzere 15 talebenin medresede öğrenim göreceği öngörülmüştür. 1792 tarihinde 32, 1869 tarihinde 68, 1914 tarihinde 44 talebe olduğu tespit edilmiştir. Medrese 1753 yılındaki yangın sırasında büyük bir kısmı yanmıştır. Daha sonra birçok onarım geçiren yapının büyük bir kısmı Mahmutpaşa İlköğretim Okulunun da kalmıştır. Kare şeklindeki dershane sivri kemerli kesme taştan kubbeli olarak inşa edilmiştir. Külliye medresesinden de günümüze yalnızca bir dershanesi kalmıştır.

KÜLLİYENİN HANI KÜRKÇÜ HAN

Mahmut Paşa’nın ilk sadrazamlığı sırasında hamam ile birlikte 1467 yılında inşa edilmiş olan Mahmut Paşa Hanı veya Kürkçü Hanı 15.yüzyıldan kalan tek han mimarisi örneğidir. Ortası avlulu iki katlı ve iki avlulu olarak inşa edilmiştir. Kare han avlusu içinde Hacı Küçük tarafından inşa edilmiş bir mescit vardı. Kuzeydeki avlu daha küçüktür. Uzun yıllar han bakımsız kalmıştır.

Külliyeler

Turan Aknc Kitaplar