Kuzguncuk Üryanizade Ahmet Esat Efendi Camii
Üryanizade Ahmet Esat Efendi Camii; İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Üsküdar Kuzguncuk sahilinde 1850 tarihinde Üryanizade Ahmet Esat Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Adını banisi Üryanizade Ahmet Esat Efendi’den alır. Bu yapı bir ahşap köşk görünümünde olan bir camidir. 1878 – 1889 yılları arasında on bir yıl Sultan II. Abdülhamit Dönemi’nin Şeyhülislam’ı olarak görev yapan Ahmet Esat Efendi, 1813’de İstanbul Eyüp’de doğmuştur. Babası Ahmet Sait Efendi, Sultan II. Mahmut Dönemi’nde Kadılarındandır.
Ahmet Esat Efendide İstanbul Kadılığı, Anadolu Kazaskerliği, Rumeli Kazaskerliği, Ayan Meclisi Üyeliği ve son olarak Şeyhülislamlık gibi devletin önemli kademelerinde önemli görevlerde bulunmuş. 1889 yılında vazifesinin başındayken vefat eden Esat Efendi doğduğu yer olan Eyüp’de Eyüp Camii’nin güneyinde bulunan türbesine defnedilmiştir..Onun yadigarı olan bu şirin caminin “40 günde tamamlandığı” rivayet edilir. Fevkani olan yapının alt katı kayıkhane olarak taştan yapılırken üstte bulunan mescit ise ahşaptan yapılmış.

Caminin mimari planı dikdörtgendir. Cami etrafını çevreleyen avlunun kuzeydoğusunda yer alır. Avluya güneydoğuda cadde üzerinden giriş düzenlenmiştir. İki yanı tuğla örgülü üstte kırma çatılı bu giriş kapısı üzerinde Latin harfli bir kitabe yer alır ki burada caminin yapım yılı için yazan1860 yılı dikkati çeker. Ancak bazı kaynaklar da caminin yapım yılı olarak 1889 yılı gösterilir.

Girilen avludan camiye yöneldiğimizde cami girişinin önünde bulunan dikdörtgen sundurmaya merdivenle çıkarak ulaşırız. Avludan beş basamak kadar yükseltilmiş olan bu sundurmanın üzeri tek yöne eğimli ahşap bir çatı bulunur. Üzeri sıvalı ve beyaz badanalı olan bu bölüm, düz bir silme ile bitirilmiş. Hemen üzerinde yükselen mescit bölümü ise açık sarı boyalıdır. Cami, giriş cephesi ve denize bakan cephede yer alan pencereler vasıtasıyla aydınlatılmış. Giriş cephesinde düz atkılı yüksek üç pencereye karşılık denize bakan cephesinde iki kat şeklinde üçer pencere mevcut. Gerek mihrabın yer aldığı güneydoğu ve gerekse kuzeydoğu cephesinde ise pencere bulunmaz.

Köşkvari bu şirin caminin en ilginç özelliği hiç kuşku yok ki caminin kuzeybatı köşesinde gördüğümüz minaresidir. Böylesi şirin bir camiye de böylesi şirin bir minare yakışırdı ancak Bodur gövdeli olan minarenin minicik bir köşk biçimindeki şerefesi baklava motifleriyle süslü. Şerefenin üst kısmında kademeli kaş kemerler, ara dolgularda ise beş kollu yıldızlar bulunurken daha üst tarafında mukarnaslar ve köşelerde yapraklar bulunur. Şerefeyi sekiz kenarlı kurşun bir külah örtü tamamlar.

Camiden içeri girdiğimizde önce girişin hemen karşısında bulunan ahşap korkuluklarla çevrili zemin kat mahfili karşılar bizi. Deniz cephesine bakan kuzeybatı bölümünde düz atkılı bir açıklıkla geçilen bölüm son cemaat yeri niteliğinde düzenlenmiş bu bölümün hemen üzerinde Kadınlar Mahfili yer alır. İbadet mekanı son derece sadedir. Öyle ki duvarlarda yer alan kalem işi süslemeler dahi bu sadeliği bozamaz. Mihrabı basit bir niş şeklinde mermerden yapılmış. Minber de de aynı sadelik devam eder. Dışarıdan kırma bir çatı ile örtülü olan ibadet mekanı, içeriden düz ahşap bir tavanla nihayetlenir.

Anadolu Yakası Yalıları

Turan Aknc Kitaplar