Beyoğlu İsveç Elçilik Sarayı
BeyoÄŸlu Ä°stiklal Caddesi No. 247 adresinde bulunan Ä°sveç Sefaret Sarayı mimar Domenico Pulgher tarafından 1870 yılında inÅŸa edilmiÅŸti. Ä°sveç Devleti'nin yurt dışında inÅŸa ettiÄŸi ilk büyükelçilik binasıdır. Elçilik inÅŸaatına 1869 yılında baÅŸlanmış ve 1870 yılı kasım ayında yeni binaya taşınılmıştı. Osmanlı - Ä°sveç diplomatik iliÅŸkileri 1735 yılında baÅŸlamış ve zaman içinde Ä°sveçliler Ä°stanbul'da sefaret açmaya karar vermiÅŸlerdi. 
BeyoÄŸlu'ndaki arsa, Ä°stanbul'a gelmiÅŸ olan Gustav Celsing isimli Ä°sveçli misyoner tarafından 1757 yılında 6 bin altına bir Ä°ngiliz tüccardan satın alınmıştı. Ä°sveç Sefaret Saray binaları 1787, 1808 ve 1811 yıllarında çıkan yangınlardan hasar görmüştü. 1818 yılında Paskalya kutlamaları sırasında çıkan yangında ise büyükelçilik binası tamamen kül olmuÅŸtu. Elçi Nils Gustav Palin ve ailesi sefaret bahçesinde bulunan küçük bir köşke sığınarak hayatta kalmışlardı. 

1824 yılında, İstanbul'a gelen büyükelçi Kont Carl Gustav Löwenhielm'ın önemli bir görevi vardı, bu da İsveç gemilerinin Karadeniz limanlarında serbest ticaret izni alma konusuydu. O dönemlerde Osmanlı Devleti Boğazlardan yabancı gemilerin geçişine izin vermemekteydi. Çok az ülkeye bu hakkı tanımıştı ve onlar da ciddi para kazanmaktaydılar. Aynı zamanda yeni bir saray inşa etme imkânını araştıracak ama diğer genel konularla uğraştığı için buna vakit bulamayacaktı.

Büyükelçi ve ailesi, Beyoğlu Caddesi'ne bakan köşkte uzun bir süre ikamet etmişlerdi. O dönemlerde Osmanlı Devleti İsveç Devleti ile birlikte Rusya'ya karşı müttefiktiler. İsveç Napolyon Savaşları sonrasında, dış politika hedeflerini değiştirmiş ve savaş dışında kalmayı seçmişti. Silahlı çatışmalara girmemiş, anlaşmazlıklardan uzak kalmış ve hep tarafsız bir ülke konumunda olmuştu.

1849 yılında İsveç Devleti kendi arsasının yanında kalan bir evi satın almıştı. Bu şekilde sefaret arsası genişlemiş ve daha büyük bir saray yapma imkânı ortaya çıkmıştı. 1858 yılında Georg Christian Sibbern İstanbul'a büyükelçi olarak atanmış ve o eski köşkte oturmak istememişti. O dönemde İstanbul'da mimarlık yapan Gaspare Fossati'nin evini kiralamıştı.

1869 yılında büyükelçi Oluf Stenersen yeni sarayın projesinin çizilmesi için Avusturyalı mimar Domenico Pulgher ile anlaşmıştı ve kendisine10 bin lira ödenecekti. Sarayın Beyoğlu Caddesi cephesinde yer alan sekiz dükkân satılmış ve gelen parayla İsveç Sarayı binası inşa edilmişti. Uzun süredir bahçede bulunan eski köşkte de yıkılmış ve böylece arsada genişlik sağlanmıştı.

Büyükelçi Selim Ehrenhoff döneminde ise başka bir imar sorunu ortaya çıkmıştı. Beyoğlu Caddesi'nin genişliği her yerde eşit değildi ve belediye caddenin düzeltilmesine karar vermişti. Yola cephesi olan bazı eski yapılar caddenin ortasında kalmıştı ve bu yüzden bazı noktalarda yol tek şeride inmekteydi. Narmanlı Han ile İsveç Sefareti arasındaki noktada da yol çok dardı. Buranın genişletilmesi için ya Rusların mülkü olan Narmanlı Yurdu ya da İsveç Sefareti bahçesinin bir kısmı istimlâk edilecekti ve belediye de bunun bedelini ödeyecekti. İsveçliler Ruslarla anlaşmış ve belediyenin kendi bahçelerini istimlâk etmesini istemişlerdi. Buna karşılık Ruslardan 30 bin lira para almışlardı ve istimlâk parası da gelince yeni sarayın inşaatı için ortaya ciddi bir bütçe çıkmıştı.

Yeni İsveç Sarayı'nın inşası sırasında büyükelçi, cadde yönündeki bahçe kapısının Teutonlara özgü bir giriş olmasını istemişti. Bugün hâlâ durmakta olan giriş kapısı inşa edilmiş ve üstüne de Kral XIV. Karl'ın arması konulmuştu.

İsveç Elçiliği'nin dış kapısının sağında ve solunda dükkânlar vardı. Sultan V. Mehmet Reşat'ın tüccar terzisi Vödoviç, Fransızca önemli kitapların büyük kısmını ithal eden Heidrick Kitabevi, dönemin ünlü ayakkabıcısı Burguy sefaretin kiracılarıydı.

Sefaret Sarayları

Turan Akýncý Kitaplarý