Tepebaşı Meşrutiyet Caddesi No. 56 adresinde bulunmuş olan sefaret binası Ignazio Corpi tarafından ikametgâh olarak 1882 yılında inşa edilmişti. Corpi Ailesi'nin kökleri Ceneviz'den gelmekte olup aile daha sonra Sakız Adası'na göçmüştü. Ailenin bir kolu İstanbul'a göçmüş olup bankerlik, tersanecilikten servet sahibi olmuşlardı. Ignazio ise buharla çalışan değirmenlerden servetine servet katmıştı. Tepebaşı, Osmanlı döneminde "Petits Champs des Mort" yani Küçük Mezarlık olarak anılmaktaydı. Corpi'nin sarayını inşa ettirdiği Meşrutiyet Caddesi de o yıllarda Kabristan Sokak adıyla bilinmekteydi.
İtalya'dan mimar Giacomo Leoni İstanbul'a davet edilmiş ve geldiğinde Levanten mimar Georgio Stampa ile işbirliği yapmış ve Corpi Sarayı'nın inşasını beraber üstlenmişlerdi. Yapı dokuz yılda 1873 - 1882 yılları arasında inşa edilmişti.
Binadaki kapı ve pencerelerin yapımında Piyemonte gül ağacı ve zemin için ise Carrera mermeri kullanılmıştı. Yapının birçok malzemesi de İtalya'dan getirtilmişti. Yunan mitolojisinden sahnelerin tasvir edildiği resimler giriş salonu duvarlarında görülmektedir. Tavan resimlerini yapan sanatçılar da o dönem İtalya'dan getirtilmişti. Viyana tarzına yakın olan saray, birliğini henüz sağlamış İtalya'nın, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu işgali altında kalmış mimari anlayışını yansıtmaktaydı. Buna karşın üzerinde taşıdığı sembollerle saray, İtalyan kültürüne daha yakındı.
Cephede dört payenin taşıdığı kemerlerin kilit taşları aslan başı iken, balkonunkiler Merkür başıdır. Dökme demirden merdiven korkuluklarına ise Corpi ailesinin ambleminden esinlenilmiş ejderha figürleri işlenmişti. Sarayın yüksek tavanlarını süsleyen fresklerde Apollo, Bacchus gibi mitolojik tanrılar resmedilmişti. Sarayın en ilgi toplayan duvar resmi ise, yemek salonunda yer alan ve doğal büyüklüğünde betimlenmiş olan Son Akşam Yemeği sahnesiydi. Geniş ve bakımlı bahçeleri, büyüleyici Haliç manzarasını gören mermer balkonları ile etkileyici bir yapıdır.
Saray, 1906 sonrasında Amerika Birleşik Devletleri Sefaret Sarayı olarak kullanılmıştı. 1910 yılında Amerikan Elçiliği, konsolosluğun kullanımı için Haliç tarafına yeni bir ofis binası inşa ettirmiş ve bir köprü ile de elçilik sarayına bağlamışlardı. Yeni yapıların mimarı, Washington Türkiye Büyükelçiliği binasını da inşa eden George Oakley Totten'dı. Mimar hem ofis binasının hem de sarayın ana giriş alınlığına Amerikan kartalı figürünü yerleştirmişti.
Daha sonra büyükelçilik Ankara'ya taşındığı için bina başkonsolosluğa dönüştürülmüştü. 1937'den 2003 yılına kadar da ABD İstanbul Başkonsolosluğu olarak kullanılmıştı. Mevcut saray ve ek binalar başkonsolosluk ihtiyaçlarını karşılamayınca Amerikalılar İstanbul'da yeni bir başkonsolosluk binası inşa etmişler ve buradan İstinye'ye taşınmışlardı. Yapı uzunca bir süre harap vaziyette kalmıştı. Konsolosluk için kullanıldığından dolayı yüksek duvarlar ile caddeden ayrılmıştı. 2017'de özel bir kulübün oteli olarak kullanılmaktadır.