Beyoğlu, İstiklal Caddesi Nuru Ziya Sokak No. 10 adresinde bulunan sefaret sarayı 1847 yılında inşa edilmişti. Bina İstiklal Caddesi, Nuru Ziya Sokak ile Postacılar Sokak arasındaki yapı adasında Fransız mimar Pierre Leonard Laurecisque tarafından tasarlanmıştı.1839 yılında başlanan inşaat sekiz yıl sürmüş ve 1847 yılında tamamlanmıştı. Kanuni Sultan Süleyman ile Fransa Kralı 1. Francoise arasında başlayan dostluk çerçevesinde 1535 yılında ilk Fransız Elçisi İstanbul'a gelmişti. Daha sonra İstanbul'a gelen büyükelçiler ise Pera Bağları denilen bölgede kendilerine daimi bir ikametgâh inşa ettirmişlerdi. 1589 yılında İstanbul'a gelen Fransız Elçisi Savary de Breves döneminde bölgede ilk elçilik arsası satın alınmış bu adımla Beyoğlu'nda ilk sefaret kurulmuştu. İlk binanın 1589 yılında inşa edildiği bilinmekte olup yapı da ahşaptı. 1630 yangınında bu bina tahrip olmuş ve tekrar yeni bina inşa edilmişti.
1730 yılında İstanbul'da bulunan Fransız Büyükelçisi Marki Louis Sauveur de Villeneuve iki ülke arasında en çok iz bırakmış isimdi. Babıâli'nin Rusya ve Avusturya ile olan ilişkilerinde Osmanlı'nın yanında yer alan kişiydi. 1730 yılı ocak ayında veliahttın doğumu vesilesiyle Fransız Sarayı'nda birkaç gün boyunca şenlikler yapılmış ve ziyafetler verilmişti. Büyükelçi Villeneuve Fransa'ya döndükten sonra yerine gelen elçiler bir iz bırakamamışlardı.
1755 yılında İstanbul'a bu kez de Vergennes Kontu Charles Gravier elçi olarak gelmişti. XIV. Louis'in müstakbel dışişleri bakanı olan bu kişi, kısa sürede önemli bir kadro oluşturmuştu. Ressam Antoine de Favray, Maltalı bir ressamdı. Fransız elçisi Vergennes ile tanışmış ve onun mahiyetine girmişti.
1767 yılında çıkan yangında sefaret bir kez daha yanmış ve bu sefer yeni yapı 1774 yılında caddeden biraz daha geriye inşa edilmişti. 3 Ağustos 1831'de Beyoğlu Büyük Yangını yaşanmış ve Beyoğlu'nda bulunan elçilik saraylarının tamamını yakıp yıkmıştı. Yanan ve yıkılan binaların yerine hemen yeni binalar yapılamamıştı çünkü ülkelerin bu konuda ellerinde hazır bütçeleri yoktu. Bu dönemde sefaretlerin çoğu Tarabya'daki yazlık köşklerde hizmet vermekteydiler. Yanan bina için İstanbul sefareti Paris'ten birçok defa istekte bulunmasına rağmen o para bir türlü gönderilememiş ve yapının yeniden yapılması hep ertelenmişti.
1839 yılında yeni büyükelçilik için bir bütçe oluşturulmuş ve inşaat için Fransa'dan kraliyet mimarı Pierre Leonard Laurecique ve ailesi İstanbul'a gelmişlerdi. Mimar bir büyükelçilik yapısına göre oldukça büyük bir bina tasarlamıştı. Yapıya Fransız Sarayı ismi verilmiş ve Fransız Devleti'nin tüm gücünü ve ihtişamını göstermesine çalışılmıştı. O dönemdeki Fransız Büyükelçisi Chevalier de Germigny Baron de Germoles yapının tamamlanması için çok emek harcamıştı.
Yapı kâgir olarak inşa edilmiş ve hatta Malta'dan bu bina için ısı farklarına dayanıklı kalker kesme taş getirtilmişti. Yapının zemin katı takriben iki bin metrekarelik bir alana oturmaktadır. O tarihte Fransa Kralı Louis Philippe'ti, onun döneminde yapılan tüm saraylar bu üslup ile yapılmıştı. İsminden dolayı yapının kapılarında ve alınlıklarında "LP" arması görülmektedir. Sultan II. Mahmut devrinde İstanbul'da önemli bir veba salgını yaşanmış ve ciddi sayıda ölümler olmuştu. Mimar Pierre Laurecique'nin karısı ve çocuğu da bu salgında hayatlarını kaybetmişler ve sefaret bahçesindeki kiliseye defnedilmişlerdi. Fransız Sarayı üç katlı olarak inşa edilmişti. Giriş katı kabul ve balo salonları, birinci katı kançılarya büroları ve ikinci katı ise büyükelçinin konutu olarak tasarlanmıştı. 1844 yılında saray binasına ek olarak kilise ve mahkeme binaları ilave edilmiştir. 1873 yılında saray bahçesine tercümanlar dairesi, elçilik hapishanesi, ahırlar ve okul yapılmıştır.
Sarayın büyük ve görkemli bir balo salonu vardır. Kırım Savaşı sonrasında bu salonda birçok davet verilmişti. 1867 yılında Sultan Abdülaziz çeşitli Avrupa ülkelerini kapsayan uzunca bir gezi yapmıştı. Gezi öncesinde onuruna bu salonda davetler verilmişti.