Gazi Hadım Atik Ali Paşa Camii veya Sedefçiler Camii; İstanbul Suriçi Çemberlitaş Yeniçeriler Caddesine cepheli olarak, 1496 yılında Sultan II. Beyazıt dönemi sadrazamlarından olan Bosnalı Hadım Atik Ali Paşa tarafından yaptırılan Gazi Atik Ali Paşa Külliyesinin bir yapısı olarak inşa edilmiştir. Gazi Atik Ali Paşa külliyesi Cami, imaret, medrese, tekke, kervansaray ve türbe olarak altı yapıdan meydana gelir. Külliyeden günümüze sadece üç yapı kalmıştır. Cami, türbe ve medresedir.
CAMÄ°NÄ°N BANÄ°SÄ°
Hadım Ali Paşa, veya Atik Ali Paşa, Saraybosna doğumlu olup,1511 yılında Amasya’da vefat etmiştir. Sultan II. Beyazıt dönemlerinde iki kez sadrazamlık yapmıştır. Saraybosna yakınlarında "Drozgometva" adlı bir köyde Boşnak asıllı olarak doğmuştur. Ak hadımlardan olup, devşirme olarak eğitimi Enderun'da görmüştür. Babüssaade ağalığı ve bazı beylerbeyliği görevlerinde bulundu. Sultan II. Beyazıt tahta çıktığı zaman Cem Sultan ayaklanmasında Sultan II. Beyazıt'ın has adamı olarak 1482'de Karaman beylerbeyi yapıldı. Bu görevde iken Cem Sultan ve Karamanoğlu Kasım Bey'in Konya kuşatmasında şehri başarı ile savundu. Sonra Semendire valisi ve Rumeli beylerbeyi oldu. Bu görevde iken Boğdan Prensi "Stefan Çel Mare" isyan etmiş ve Akkerman Kalesi'ni kuşatıp alma girişiminde idi. Hadım Ali Paşa onun üzerine yürüyüp kaleyi kuşatmadan kurtardı ve Prens'in Lehistan'a kaçmasına neden oldu. Bu seferinden başarı ile dönünce 1486'da vezir oldu. Bundan sonra Hadım Ali Paşa, 1485–1491 döneminde yapılan Osmanlı-Memluk Savaşı'na katıldı ve bu savaşın son safhasında Osmanlı ordusu komutanı oldu. 1488 yılında devam eden savaşta Osmanlı Ordusu vezir Hadım Ali Paşa komutanlığı altında Çukurova'ya hücuma geçip burayı, özellikle Adana, Tarsus, Anazarva, Sis kalelerini ele geçirdi. Sonra Venediklilerle yapılan savaşlara iştirak etti. 1500'de Mora yarımadası ile Navarin, Zantio, Modon ve Koron kaleleri ile Kefalonya ve Ayamavri adalarını aldı. Bunun üzerine ikinci vezir oldu. 1501'de Venedikliler bir baskınla Navarin'i tekrar ele geçirdikleri için bu kale üzerine tekrar gidip Kemal Reis'in denizden desteği ile geri aldı. Mora valiliğine tayin edildi.
1501'de Mesih Paşa'nın ölümü ile ilk kez sadrazam yapıldı. İki yıl sonra azledilerek yerine Hersekli Ahmet Paşa getirildi. 1506'da ikinci defa sadrazamlığa getirildi ve ölünceye kadar bu görevde kaldı. Nisan 1511'da isyana başlayan Şahkulu İsyanı' nı bastırmakla görevlendirildi. Sivas civarında Çubukova ya da Gökçay mevkiinde yapılan Gökçay Muharebesi'inde Sadrazam Hadım Ali Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Şahkulu güçlerini yendi ve isyanın bastırılmasını sağladı. Ama sadrazam Hadım Ali Paşa bu muharebede ağır yara almıştı. Sadrazam tedavi için Amasya'ya getirildi fakat tedavisi yararlı olmadı. Kısa bir zaman sonra vefat etti. Naaşı Amasya'da bulunan Kurtboğan Türbesi yanındaki Vezir-i Azam Atik Ali Paşa Türbesi'ne defnedildi. Hadım Atik Ali Paşa 24. Osmanlı Sadrazamıdır. Bosna’dan devşirme olarak getirilmiş ve devlet kademelerinde yetişmiştir. Savaşta ilk vurulan ve ilk hadım Osmanlı Sadrazamıdır.
MÄ°MARÄ° YAPI
Osmanlı Mimarlık tarihi açısından çok önemli bir camiidir. Bursa ekolu camiiler ile Klasik üslup arasında bir geçit teşkil eden ve İstanbul’da sadece üç adet olan ara dönem camilerden biridir. Eskiden Sedefçiler Çarşısının olduğu alana yapıldığı için Sedefçiler Camii ismi ile de tanınır. Hadım Atik Ali paşa 1511 harbinde şehit olmuştur. Atik Ali Paşa Külliyesinin ana unsuru olan cami; Sedefçiler, Çemberlitaş, Sandıkçılar Camii gibi farklı isimlerle günümüze kadar anıla gelmiştir. 1648 yılında gerçekleşen İstanbul depreminde kubbesi tamamen, minaresi ise kısmen çökmüş olan caminin; 1716, 1766 senelerinde meydana gelen diğer sarsıntılarda hasar gördüğü ve bu sarsıntılardan sonra tekrardan ihya edildiği muhakkaktır.
Kesme taştan inşa edilen caminin son cemaat yeri beş kubbe ile örtülüdür. 21.55 m.x 28.13 m alana sahip caminin, tavan örtüsünü meydana getiren 13.30 m çapındaki ana kubbesi, bir yarım ve dört adet küçük kubbe ile desteklemiştir. Mihrap önünde yarım kubbe bulunmaktadır. Ana kubbenin yanındaki dört kubbe Bursa tipi camilerden farklı olarak ana mekana katılmıştır. Bursa tipi camilerde bu hacımlar ayrı odalar olarak planlanırdı. Kubbe eteğindeki 16 pencere ile diğer kubbelerdeki pencere açıklıkları caminin aydınlık görüntüsüne katkı sağlamış; klasik çizgiler barındıran mukarnaslı mihrap, siyah ve beyaz mermerlerin kullanıldığı minber, yapının inşa edildiği ilk yıllardaki mimari sadeliği korumuştur. Tek şerefeli cami minaresi ise; 1648 yılındaki depremden sonra özgün biçimini büyük ölçüde yitirmiştir. Külliyenin kime ait olduğu bilinmeyen türbesi ve hazire cadde duvarının kenarındadır. Külliyenin günümüze ulaşan bir diğer yapısı olan medresenin 1880’li yıllarda gerçekleştirilen yol genişletme çalışmalarında ön kısmı kesilmiş ve üstüne iki oda ilave edilmiştir.