Murat Paşa Camii ; İstanbul Suriçi Aksaray Yusufpaşa Millet Caddesi ile Vatan Caddesi'nin kesiştiği yapı adasında ve her iki caddeye de cepheli olarak 1465-1471 yıllarında Has Murat Paşa tarafından yaptırılmıştır.
CAMÄ°NÄ°N BANÄ°SÄ°
Has Murat Paşa Fatih Sultan Mehmet döneminde vezirlik yapmış ve Uzun Hasan’la yapılan savaşta şehit olmuştur. İstanbul’un fethinden kısa bir süre sonra Fatih, eski Bizans aristokrasisinin en soylu ailelerinden bazı üyelerine Müslüman olmak kaydıyla idari mekanizmalarda görev vermeye başladı. İşte Has Murat Paşa ve kardeşi Mesih Paşa ile birlikte Müslüman olan bir Bizanslıydı. Daha da ötesi bu paşaların her ikisi de Palailogoslar’dan geliyordu ve son imparator XI.Konstantin’in kardeşinin çocuklarıydı. Bizans yıkılmasaydı çocuğu olmayan imparatorun yerine bu kardeşlerden biri imparator olacaktı. Muhtemelen bu kardeşlerde biri Bizans tahtına geçecekti.
Fatih doğu seferine çıkmış. Murat Paşa’da sefere katılanlar arasındaymış. Otlukbeli Savaşı’nın başlamasından bir hafta kadar önce, önden giden Murat Paşa, Tercan Nehrini takip ederek, karşılaştığı Akkoyunlu kuvvetlerini üst üste mağlup etmiş. İlerlememesi gerekiyormuş ama o ilerlemiş. Sahte ricat taktiğine kapılarak Akkoyunluların içine girmiş ve kuvvetleriyle birlikte pusuya düşmüş. Osmanlı öncü kuvvetlerinin bir kısmı telef olurken, bir kısmı da esir düşmüş. Has Murat Paşa ise Fırat’ta boğularak şehit olmuştur.
MÄ°MARI YAPI
Yapı topluluğunun merkezini oluşturan cami, 1471-72’de tamamlanmış. Caminin yanındaki diğer yapıların inşası devam ederken, kendisi sefere çıkmıştır. Külliyenin birçok binası zaman içindeki istimlaklar sırasında tahrip edilmiştir. Külliyenin batısında bulunan medrese 1930 yılında İstanbul Belediyesi tarafından yıkılmıştır. Doğu kısımda kalan çifte hamamın kadınlar ve erkekler kısımları 1958 yılındaki Menderes istimlakları sırasında yok edilmiştir. Yine aynı dönemdeki istimlaklar sırasında hazirenin bir kısmı yıkılmıştır. Bugünkü hazire duvarı büyük ölçüde geri çekilmiş bir duvardır. Avlu duvarı ve çeşme epey bir alandan geri çekilmiştir. Simerd çavuş ve Oğlanlar Tekkesi’nin türbe, sebil ve çeşmesi de cami avlusuna taşınmıştır. Cami ise 1935 yılında mimar Vasıf egeli tarafından onarılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’da Bursa tipinde inşa edilmiş üç camiden biridir. İki fonksiyonlu Bursa Okulu üslubundadır. Bursa okulu denilen cami yapıları içinde cami yanı sıra tabhane bölümü bulunmakta idi. Bu tabhanelerde dervişlerin ibadetine ve konaklamasına imkan sağlayan bölümler bulunurdu. Bursa tipi camilerde plan şeması ters ‘’T’’ tipidir. Yapı giriş kısmında ana harimin sağında ve solunda ilave bölümler bulunurdu. Zaviyeli cami plan şeması olarak ta adlandırılır. Aslında cami yapılmış olan külliyenin bir yapısıdır.1958 yılında İstanbul’da yapılan büyük istimlaklar sırasında külliyenin birçok bölümü yıkılmıştır. Ancak günümüze sadece cami ve haziresinin bir kısmı gelebilmiştir.
Camii plan olarak kıble yönünde iki kubbe peş peşe yapılmıştır. Bu caminin ana iç mekanıdır. Tüm Osmanlı dini yapılarında olduğu gibi kare plandan kubbeye geçişlerde pandantifler kullanılmıştır. Yine ana mekanın sağında ve solunda iki ayrı bölüm inşa edilmiştir. Bu bölümlerde iki küçük kubbe bulunur. Erken Osmanlı döneminde yapılan camilerde ki bu mekanlarda dini kaynaklı diğer fonksiyonlar için kullanılmıştır. Caminin inşası almaşık yapı tipindedir. Almaşık yapı demek duvarların bir sıra taş iki sıra tuğla, olarak yığma şeklinde örülmesidir. Cephelerde iki kat pencere vardır. Üstteki pencereler yuvarlak ve açılmazdırlar. Alt pencereler ise dikdörtgendir ve dışa açılır. Sütunlar farklı yüksekliktedir. Bu tür yapılarda o dönemde malzeme bulma sorunlarından dolayı farklı malzemeler kullanılmıştır. Son cemaat yerinin önünde 2 küçük mihrap vardır. Portali mermerden yapılmıştır. Sade ve yüksektir. Pencerelerde vitray kullanılmamıştır.